HAKİKAT NEDİR?

NEDEN TAM DA BU ZAMAN, BU MEKAN VE BU AHVALDEYİZ?

SOKRATIN ZEHİR İÇİRİLEREK ÖLDÜRÜLMESİ

SOKRATES'İN ZEHİR İÇİRİLEREK ÖLDÜRÜLMESİ

Hayatı boyunca inancından asla taviz vermeden yaşamış Sokrates'in son saatlerini öğrencisi Platon Devlet isimli kitabında bir tiyatro sahnesini anlatır gibi aşağıdaki gibi anlatıyor. 

Sokrates -Artık gidip yıkanma zamanı geldi. Zehiri içmeden
               önce yıkanmak yerinde olur. Bir ölüyü yıkama işini 
               kadınlara bırakmamalı. 

Kriton - Peki Sokrates, buradakilerden ve benden, çocukların
             için  ve daha başka isteklerin nedir? Ne dileğin varsa 
             söyle.  Seni sevdiğimiz için canla başla yaparız. 

Sokrates-Nemi istiyorum sizden? Her zaman ne istedimse onu:
              Kendi kendinize iyi bakın,  Biliyorum gereğinde
              yapılacak olanı seve seve yaparsınız; Sizden istediğim
              kendinize iyi bakmanız. Kendinize iyi bakmazsanız, 
              eskiden ve bugün konuştuklarımıza göre
              yaşamazsanız sizi affetmem. 

Kriton-    Peki öyle olsun elimizden geleni yaparız. Ama seni
              nasıl gömelim ? Onu söyle bari.

Sokrates-Nasıl isterseniz öyle olsun. Ölünce artık tutamazsınız
              Ben zaten  gitmiş olurum.

Bunları söylerken tatlı tatlı güldü, bize doğru bakarak: “Dostlar”, dedi, “Kriton'u bir türlü inandıramıyorum ki, asıl Sokrates şu anda sizlerle konuşan, her sözüne belli bir düzen veren Sokrates'tir. Ona kalırsa, ben biraz sonra ölecek olan Sokrates'im. O ise bana nasıl gömüleceğini soruyor.

Bu sözler üzerine Sokrates kalktı, yıkanmak için başka bir odaya gitti. Kriton da onunla gitti, Sokrates bekleyin, dedi. Biz de kendi aramızda konuşarak bekledik. O gün orada söylenen sözler üzerinde durduk. Başımıza gelen felaketin büyüklüğünü, Sokratesi kaybetmiş olmala bir baba kaybetmiş olacağımızı, ömrümüz boyunca yetim kalacağımızı birbirimize söyledik

Sokrates yıkandıktan sonra, çocukları geldi yanına, İkisi çok küçük, biri büyükçe üç çocuğu vardı. Kadınlar da girdi içeri. Sokrates onlarla konuştu, öğütler verdi, son isteklerini söyledi. Sonra kadınlarla çocukları dışarı çıkarttı ve bizim yanımıza geldi.Bir hayli kalmıştı yandaki odada; güneş de batmak üzereydi. gelir gelmez oturdu, fazla bir şey konuşulmadı artık.

Yöneticilerin infaz sorumlusu içeri girdi, Sokrates'in önüne gelerek:Sokrates, dedi, sen başkaları gibi değilsin; onlara hâkimlerin adına zehir içmeleri gerektiğini söylediğim zaman kızıyorlar bana, küfrediyorlar. Sen buraya gelmiş insanların en değerlisi, en anlayışlısı, en iyisisin. Bunu birçok davranışların gösterdin. Bugün bile bana hiç kızmadığını görüyorum. Ölümüne kimlerin sebep olduğunu, kimlere kızman gerektiğini biliyorsun da ondan. Haydi uğurlar olsun. Madem kurtuluş yok, bari rahat ölmeye çalış dedi.

  


Sözlerini bitirirken başını arkaya çevirip ağladı ve gitti. Sokrates arkasından: “Sana da uğurlar olsun, dediğin gibi yaparım” dedi.Sonra bize döndü: “Ne iyi adam, dedi, buraya geldim geleli sık sık görmeye geldi beni; zaman zaman da konuştuk onunla; az bulunur böylesi. Bugün de benim için candan ağladı. dedi

Sokrates- Haydi Kriton, dediğini yapalım adamın.
               Zehir hazırsa getirsinler, değilse söyle de iyice ezsinler.

Kriton - Evet ama, dedi, güneş daha batmadı. Sanıyorum
             güneş dağların üstüne gelince süre dolacak. Hem
             sen de bilirsin ki bir çok kişi zehir geldikten sonra
             içmeyi geciktirirler. Daha önce güzel yemekler yer,
             şarap içerler; bazıları isterse dilediği ile sevişir bile.
             Madem vakit var, acele etme. dedi.

Sokrates- O adamlar böyle yapmakta haklıdırlar, çünkü böylece
               bir şey kazandıklarını sanırlar; bense yapmamakta
               haklıyım, çünkü bir şey kazanmayacağımı biliyorum.
              Zehiri biraz daha geciktirerek kendimi gülünç duruma
              düşürmüş olurum. Hayata boşuna yapışıyor, tükenmek
              üzere olan bir şeyi boşu boşuna tutmaya çalışıyor
              olurum. Haydi, dediğimi yap, boşuna karşı koyma
               bana.
Bunun üzerine Kriton köşede bekleyen uşağa işaret etti. Uşak çıktı, biraz sonra zehiri verecek cellatla geri döndü.
Adam ezdiği zehiri bir tas içinde elinde tutuyordu;

Sokrates onu görünce "Gel bakalım ahbap, dedi; bu işleri en iyi bilen sensin, söyle bana ne yapacağımı”.
- Kolay, dedi adam, içtikten sonra odanın içinde dolaşırsın, bacaklarında bir ağırlık duyunca uzanırsın, zehir de yapacağını yapar.

Bu söz üzerine Cellat tası uzattı. Sokrates tası aldı ve inanır mısınız ne kılı kıpırdadı, ne rengi attı. Her zamanki boğa bakışını alttan alttan çevirerek: cellada “Ne dersin? dedi, bu içkiden Tanrı için biraz dökmeye izin var mı, yok mu? dedi. 

Cellat: Zehiri tam bir kişiye yetecek kadar eziyorum dedi. Sokrates-“Anlıyorum”, dedi, “ama her halde öteye gidişim daha kolay olsun diye Tanrılara dua etmeme izin vardır;

Bunu söyler söylemez hiç yüzünü buruşturmadan tası su içer gibi dibine kadar kafasına dikti.O ana kadar hepimiz ağlamamak için kendimizi tutmuştuk, ama zehiri içtiğini görünce dayanamadık artık. Ben de boşandım. Başıma çektiğim örtünün altında ona değil, kendime böyle bir insanın dostluğundan olacağıma ağlıyordum.

Kriton benden önce boşanmış, kalkıp uzaklaşmıştı. Başından beri ağlayıp duran Apollodoros, şimdi göz yaşlarına acılı, öfkeli bağrışmalarını da kattı. Onun bu hali Sokrates'ten başka oradakilerin yüreklerini sarstı.

Sokrates: - Ne oluyorsunuz”, dedi, “ne tuhaf adamlarsınız. İnsan böyle uğursuz sözler duymamalı ölürken. Haydi tutun kendinizi, dayanıklı olun!

Bunu duyunca utandık hep, göz yaşlarımızı tuttuk.O odada dolaşıp duruyordu. Bir ara, bacaklarım ağırlaşıyor, dedi.
Celladın söylediği gibi sırt üstü uzandı. O sırada cellat elini bastırıp Sokrates'in bacaklarını yokluyordu. Ayağını kuvvetle sıkıp Sokrates'e acı duyup duymadığını sordu.“Hayır” dedi Sokrates. Adam daha yukarıları sıktı ve bize katılaşıp soğumaya başladığını gösterdi. Göğsüne dokunarak, soğuma yüreğine yaklaşınca ölecek, dedi.

Soğuma karnına doğru yayılmıştı ki, Sokrates yüzüne örttüğü örtüyü kaldırdı. Şu sözler dudaklarından çıkan son sözler oldu:

-Kriton”, dedi, “Asklepios'a bir horoz borcumuz var, dostlar ödemeyi unutmasın sakın".

-Peki öderiz”, dedi Kriton, “başka bir diyeceğin yok mu?” 

Cevap vermedi Sokrates, sonra birden kasıldı. Cellat yüzünü iyice açtı, Sokrates'in bakışı donmuştu. Bunu görünce Kriton ağzını ve gözlerini kapadı.

İşte zamanımızda tanıdığımız insanların en iyisi, en bilgesi ve en doğrusunun ölümü böyle oldu


Bu diyalog Sabahattin Eyüpoğlu/M.Ali Cimcozun Platonun Devlet isimli kitabına yazmış olduğu ön sözden alınmıştır.
_________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Yorumlar - Yorum Yaz